Bugun...



Deprem Korkusu Herkeste Farklı Olabilir

Son aylarda İzmir ve Düzce’de meydana gelen depremler korkuya yol açtı. Uzmanlar depremin kişinin ailesi ve yakın çevresini de içerisine alan felaket senaryolarıyla tetiklenen bir korku olduğunu dile getiriyor

facebook-paylas
Tarih: 24-11-2022 14:30

Deprem Korkusu Herkeste Farklı Olabilir

Psikologlar, deprem gibi doğal afetler halk arasında ortak korkuya sebep olur. Depremin ne zaman olacağını, şiddetini ve yarattığı etkileri bilememek bu korkuyu besler. Bu korkular ve kaygılar herkeste farklı olabilir diyor.

Yaşamın bir parçası olan deprem, birçok insanda tedirginliğe sebep oluyor. İnsanların sevdikleri, ailesi ve yakın çevresinin de içinde olduğu felaket senaryolarının korku ve endişeyi daha fazla tetiklediğini dile getiren Psikologlar, “Deprem korkusu kişilerde yüksek sese karşı aşırı hassasiyet, her an deprem oluyormuş hissi veya beklentisi, yoğun korku, uyku bozuklukları ve yeme düzeninde bozulmalar şeklinde ortaya çıkabiliyor. Deprem korkusunda kişi genellikle depremin kendisinden değil, doğuracağı sonuçlardan endişe ediyor” diyor.

Deprem sonrasında eski yaşama dönmek biraz zaman alabiliyor

Deprem ve yarattığı etkilerin korku, öfke, suçluluk ve pişmanlığın deprem sonrasında gösterilen tepkiler arasında olabileceğini söyleyen uzmanlar “Deprem gibi travmatik olaylar, kişilerin bir süre tedirginlik yaşamasına neden oluyor. Günlük yaşamında bu gibi yaralayıcı ve oldukça etkileyici bir deneyim yaşamayan kişi için deprem sonrasındaki süreç oldukça zorlayıcı olabiliyor ve kişinin yeniden yaşamına kaldığı yerden devam etmesi ayları hatta yılları bile bulabiliyor. Özellikle enkaz altından çıkmış veya yakınını kaybetmiş kişiler için durumun çok daha zordur. Sağlıklı olan, bu süreçten bir süre sonra normal yaşama devam etmektir ancak travma yaşayan kişi adaptasyon evresinde ve travmayla başa çıkma konusunda zorluk yaşıyorsa mutlaka bir uzmana başvurulmalı. Travma yaşayan insanlarla doğru iletişim kurmak da önemli diyor.

Deprem gibi afetlere maruz kalan kişilere nasıl destek olunabileceğine ilişkin önerilerde bulundu:

Olaya maruz kalan kişiyi dinleyin

Kişi yaşadığı olumsuz durumu tüm ayrıntılarıyla paylaşmak isteyebilir veya hiç bu konu hakkında konuşmak istemeyebilir. Neler hissettiğini, neler yaşadığını anlatmasına izin verin ve sabırla dinleyin. Yaşadıkları hakkında paylaşımda bulunmak istemiyorsa ısrarcı olmayın. Dinlerken yargılamayın, eleştirmekten kaçının. Yaşadığı olumsuzluğu paylaşacağı birinin olduğunu bilmek ona iyi hissettirecektir.

Ona ihtiyacı olduğunda yanında olacağınızı söyleyin

Olumsuz durumlar sonrasında insanlar her zaman konuşmak istemeyebilir, olayı hatırlatacak şeyleri düşünmek istemeyebilirler. Bazen hiçbir şey yapmadan sadece yanında olmak, varlığınızı hissettirmek bile iyi gelecektir. Bu gibi olaylar sırasında veya sonrasında ihtiyaç duyulan şey kişiyi dinleyen, güven veren, anlamaya çalışan, hoşgörülü birinin yanında olduğunu hissetmesidir. İhtiyacı olduğu her zaman size kolayca ulaşabileceğini hatırlatın.

Sağlıklı düşündüğü bir dönemde olmadığını, zamana ihtiyacı olduğunu unutmayın

Afette kayıp yaşayan kişi bu yıkıcı olayın etkisiyle bir süre sağlıklı düşünemeyebilir, kendini anlatırken duygularını ifade ederken zorlanabilir, günlük yaşamına geri dönmesi zaman alabilir. Bu sırada çevresindekilerin desteği, söyledikleri, kişinin iyileşmesine katkı sağlar. Hemen eski yaşantısına dönmesini beklemek ve hiçbir şey olmamış gibi davranmak yapılan en büyük hatalardan biridir.

Yaşadıkları şok ve çaresizlikle birlikte olaylar hakkında doğru yorumlar yapamayabilirler. Bu nedenle onları rahatlatmak adına geçici çözümler üretmek yerine kalıcı ve yaşamlarını kolaylaştırıcı gerçekçi fikirlerle yardımcı olmaya çalışmalısınız.

Toplumdaki diğer bireylere de destek olmak adına afet sonrası psikolojik destek sağlamaya gönüllü uzman kişilerin iletişim bilgilerini mümkün olduğunda fazla kişiyle paylaşmaya çalışın. Buna ek olarak sosyal medyadaki yanlış ve yanıltıcı, paniğe sürükleyici bilgilerin yayılmaması için bu bilgileri gerekli yerlere bildirin.

Suçlayıcı dil kullanmak yerine bugünlerde uzlaşmacı, yardımcı ve barışçıl bir dil kullanmaya çalışın. Birçoğumuz yaşanılan üzücü afetler nedeniyle üzgünüz, duygularımızı paylaşmak istememiz oldukça normal fakat bunu yaparken kendimizi ve başkalarını huzursuz edecek söylemlerden uzak durmalıyız. Toplumdaki kaygının fazla olması kişilerarası çatışmayı ve anlayışsızlığı da beraberinde getirebilir. Bu da gereken yardıma yeterince odaklanmayı engelleyebilir.







Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER EGE BÖLGESİ Haberleri

ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
nöbetçi eczaneler

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI